COPA takın, klima ve kombi ile ilgili tüm şikayetlerinizi unutun. Bambaşka şikayetlerinizi de bize uzun uzun yazın, rahatlayın.
Yazıp Unutanlar
Paylaş
Bir kıyafete ihtiyacım olduğunda, alışveriş sitesine girip sipariş edeyim diyorum. Giriyorum, bakarken bir üründen son bir tane kalmış yazısını görünce acilen onu alıyorum. Ona ihtiyacım olmasa bile onu alıyorum çünkü son bir tane yazdığı için ona ihtiyacım varmış gibi hissediyorum. Ve son kalan şeyi almak çok haz verici. Sonuç olarak ihtiyacım olan asıl şeyi alamıyorum.
Paylaş
Öncelikle merhaba, benim derdim matematiksel zekamın en son ilkokulda gelişmesiyle alakalı sanırım. 42 liralık alışveriş yaptım diyelim, 45 lira uzattığımda kasiyer 2 lira daha verir misiniz dediğinde bi geriliyorum bi geriliyorum… Aslında bana tam para vermek için istiyor biliyorum ama panikleyip kazıklanıyor gibi hissediyorum.
Paylaş
Bazen gelen telefon aramalarının çoğunu bilerek açmıyorum. Canım o an telefonda konuşmak istemiyor. Karşı taraf da bu duruma darılıyor. Sanki her gelen telefonu açmam gerekiyor da suç işliyorum. Bir de bir kitle var ki telefonu açılana kadar 40 kere arıyor. Konuşmak istemiyorum işte kardeşim! Bu durumu insanlara nasıl açıklayabilirim?
Paylaş
Biriyle konuşurken karşımdaki kişi ağzıma burnuma bakınca triplere giriyorum. Sivilceme mi bakıyo oramda buramda bi şey mi var diye. O anlatırken de ne anlattığını kaçırıyorum birkaç saniyeliğine. Lütfen göz teması hariç temas kurmayın arkadaşlar karşınızdaki kişiyle. Sonra size de ayıp oluyo yani.
Paylaş
Yemek sipariş edince çok açsam ve o yemeği deli gibi istiyosam o yemek bekle bekle gelmiyo. O yemeği unutmuş olunca da tak diye geliyo. Hayatta da çoğu şeyde böyle. Bekle bekle gelmez, umurunda olmasın yanında belirir. Şöyle de bi düşüncem var benim: Bu durumu hayata karşı bi oyun gibi uygulasak istediğimiz her şeyi istemiyomuş gibi yapıp istediğimizi elde edebiliriz bence. Denemedim ama olur gibi geliyo, olur mu ki?
Paylaş
Telefondan birine bi şey gösterirken telefonu eline alması kadar sinir bozucu pek az şey var. Mesela sevgilim telefonumu eline alınca geriliyorum. Bi şeyler olmamasına rağmen bi şeyler yapmışım gibi hissediyorum. O anda aşkım bu ne dese mesela benim bi kanım çekilir, bi iki saniye duraksarım. Bazı şeyler de paylaşılmasın değil mi?
Paylaş
Sol profilim sağdan daha güzel geliyo bana. Sizde de öyle mi? Fotoğraf çekilirken sağ açıdan çektirmem. Sevgilimin sağına geçmem genelde, taksiye binince sağa oturtmam, bi mekana gidelim en sağda ben otururum sol profil veriyim diye. İhtiyacım olan birkaç estetik belki de. Belki terapi de olabilir.
Paylaş
yazın çok sıcak kışınsa çok soğuk şikayet edip asla bir şeyden memnun olmayan insanlar
Paylaş
Bazen sürekli sadece bulaşık yıkıyormuşum gibi hissediyorum.
Paylaş
Sürekli telefona gelen bildirimler ve cevap verilmesi gereken mesajlar çok canımı sıkıyor. İstemiyorum ben sürekli insanlarla fıtı fıtı mesajlaşmak. Hele bir de video ya da fotoğraf attılar mı çok kızıyorum. Attığın saçma sapan videoyu ya zaten görmüşümdür ya da görmek istemiyorumdur. Fotoğraflarınsa telefonumda boş yere yer kaplıyor. Bana ne evinin kapısını ne renk boyadığından ya da arkadaşınla yediğin dürümün şeklinden? Kendi özgün cümlelerinle anlat, dinleyeyim. Fotoğrafını atma. Napayım ben fotoğrafı. Ses kaydı da aynı şekilde. Yazamıyorsun bari, ara. Tamam bazen kurtarıcı oluyor ses kaydı göndermek anlıyorum da aramıyorsan her mesajıma da ses kaydı gönderme. Dışarda oluyorum, kulaklığım olmuyor. Ama sesimi de çıkaramıyorum. Ara, konuşalım. İki büklüm telefona çömelip ses tonu, beden dili ve mimikleri kullanmadan bir şeyleri harfler, emojiler, stickerlar ve videolarla anlatmaya çalışmak bana eziyet oluyor. Böyle olunca kendimle ilgili şeyleri de anlatmıyorum. Yüz yüze ya da telefonda konuşuyor olsak uzun uzun anlatacağım belki kafamdakini ama ellerimdeki o telefonun mavi ışığına gözlerimi dikip iki başparmağımla tık tık ona vurmamı beklediklerinde yapasım gelmiyor. Bilgisayar klavyesi olunca bir nebze yazabiliyorum ama telefon gibi küçücük bir aygıtın ekranına hapis bir şekilde iletişim kurmak saçma geliyor. O olmadan iki laf edemeyecek miyiz? Telefondan görüntülü konuşmayı da çok sevmiyorum mesela çünkü yüzün şeklini çok çarpıtıyor telefon kamerası. Neyse.
Hele bir de WhatsApp grupları var ki… Ben onlardan kaçtıkça onlar bana geliyor. Her gün yeni bir gruba üye ediliyorum. Bir de ne zaman elimden bıraksam o zaman bir bakıyorum ki coşmuş bu gruplar… İşin yoksa bırak her şeyi, bin bir saçma şakalaşmanın/mesajlaşmanın arasında yapılan konuşmaları takip et. Bir de mesela akşam uzanıyorsun ya da bir şeyler okuyorsun, ne bileyim, kafanı dinliyorsun, telefonun orada iki de bir dızzt dzzt… İstemiyorum kardeşim, ben yüz yüze konuşmak istiyorum. Konuşurken de elini, gözünü o telefonundan uzak tut istiyorum. Bir şeyi anlatacaksan onu telefonundan fotoğrafını/videosunu göstererek değil de kendi cümlelerinle betimleyerek anlat istiyorum. “Bak işte böyle” deyip telefonunun ekranını burnuma dayama. Betimleme diye bir şey var ya. Betimleme, tasvir… Bunlar insanların temel kabiliyetlerinden biri. Konuşmayı biliyorsan azıcık kafanı yorup 2 cümleyle tasvir de edersin o şeyi… Zaten her anın, her haltın fotoğrafını çekmezsek öleceğiz! Çekme kardeşim, ben o sırada fotoğraf çekilmek istemiyorum. Senin fotoğrafını da çekmek istiyorum. Sanki çok güzelsin de çekmeye değecek bir şey var. İki saat fotoğraf/video çekme seansı… O elindeki cihaza kaydetmesen silinecek mi o anı? Tutamayacak mısın aklında? Yoksa kelimelere dökülemeyecek kadar olağanüstü bir şey mi yaşıyorsun gerçekten?
Paylaş
Bir kıyafete ihtiyacım olduğunda, alışveriş sitesine girip sipariş edeyim diyorum. Giriyorum, bakarken bir üründen son bir tane kalmış yazısını görünce acilen onu alıyorum. Ona ihtiyacım olmasa bile onu alıyorum çünkü son bir tane yazdığı için ona ihtiyacım varmış gibi hissediyorum. Ve son kalan şeyi almak çok haz verici. Sonuç olarak ihtiyacım olan asıl şeyi alamıyorum.
Paylaş
Öncelikle merhaba, benim derdim matematiksel zekamın en son ilkokulda gelişmesiyle alakalı sanırım. 42 liralık alışveriş yaptım diyelim, 45 lira uzattığımda kasiyer 2 lira daha verir misiniz dediğinde bi geriliyorum bi geriliyorum… Aslında bana tam para vermek için istiyor biliyorum ama panikleyip kazıklanıyor gibi hissediyorum.
Paylaş
Bazen gelen telefon aramalarının çoğunu bilerek açmıyorum. Canım o an telefonda konuşmak istemiyor. Karşı taraf da bu duruma darılıyor. Sanki her gelen telefonu açmam gerekiyor da suç işliyorum. Bir de bir kitle var ki telefonu açılana kadar 40 kere arıyor. Konuşmak istemiyorum işte kardeşim! Bu durumu insanlara nasıl açıklayabilirim?
Paylaş
Biriyle konuşurken karşımdaki kişi ağzıma burnuma bakınca triplere giriyorum. Sivilceme mi bakıyo oramda buramda bi şey mi var diye. O anlatırken de ne anlattığını kaçırıyorum birkaç saniyeliğine. Lütfen göz teması hariç temas kurmayın arkadaşlar karşınızdaki kişiyle. Sonra size de ayıp oluyo yani.
Paylaş
Yemek sipariş edince çok açsam ve o yemeği deli gibi istiyosam o yemek bekle bekle gelmiyo. O yemeği unutmuş olunca da tak diye geliyo. Hayatta da çoğu şeyde böyle. Bekle bekle gelmez, umurunda olmasın yanında belirir. Şöyle de bi düşüncem var benim: Bu durumu hayata karşı bi oyun gibi uygulasak istediğimiz her şeyi istemiyomuş gibi yapıp istediğimizi elde edebiliriz bence. Denemedim ama olur gibi geliyo, olur mu ki?
Paylaş
Telefondan birine bi şey gösterirken telefonu eline alması kadar sinir bozucu pek az şey var. Mesela sevgilim telefonumu eline alınca geriliyorum. Bi şeyler olmamasına rağmen bi şeyler yapmışım gibi hissediyorum. O anda aşkım bu ne dese mesela benim bi kanım çekilir, bi iki saniye duraksarım. Bazı şeyler de paylaşılmasın değil mi?
Paylaş
Sol profilim sağdan daha güzel geliyo bana. Sizde de öyle mi? Fotoğraf çekilirken sağ açıdan çektirmem. Sevgilimin sağına geçmem genelde, taksiye binince sağa oturtmam, bi mekana gidelim en sağda ben otururum sol profil veriyim diye. İhtiyacım olan birkaç estetik belki de. Belki terapi de olabilir.
Paylaş
yazın çok sıcak kışınsa çok soğuk şikayet edip asla bir şeyden memnun olmayan insanlar
Paylaş
Bazen sürekli sadece bulaşık yıkıyormuşum gibi hissediyorum.
Paylaş
Sürekli telefona gelen bildirimler ve cevap verilmesi gereken mesajlar çok canımı sıkıyor. İstemiyorum ben sürekli insanlarla fıtı fıtı mesajlaşmak. Hele bir de video ya da fotoğraf attılar mı çok kızıyorum. Attığın saçma sapan videoyu ya zaten görmüşümdür ya da görmek istemiyorumdur. Fotoğraflarınsa telefonumda boş yere yer kaplıyor. Bana ne evinin kapısını ne renk boyadığından ya da arkadaşınla yediğin dürümün şeklinden? Kendi özgün cümlelerinle anlat, dinleyeyim. Fotoğrafını atma. Napayım ben fotoğrafı. Ses kaydı da aynı şekilde. Yazamıyorsun bari, ara. Tamam bazen kurtarıcı oluyor ses kaydı göndermek anlıyorum da aramıyorsan her mesajıma da ses kaydı gönderme. Dışarda oluyorum, kulaklığım olmuyor. Ama sesimi de çıkaramıyorum. Ara, konuşalım. İki büklüm telefona çömelip ses tonu, beden dili ve mimikleri kullanmadan bir şeyleri harfler, emojiler, stickerlar ve videolarla anlatmaya çalışmak bana eziyet oluyor. Böyle olunca kendimle ilgili şeyleri de anlatmıyorum. Yüz yüze ya da telefonda konuşuyor olsak uzun uzun anlatacağım belki kafamdakini ama ellerimdeki o telefonun mavi ışığına gözlerimi dikip iki başparmağımla tık tık ona vurmamı beklediklerinde yapasım gelmiyor. Bilgisayar klavyesi olunca bir nebze yazabiliyorum ama telefon gibi küçücük bir aygıtın ekranına hapis bir şekilde iletişim kurmak saçma geliyor. O olmadan iki laf edemeyecek miyiz? Telefondan görüntülü konuşmayı da çok sevmiyorum mesela çünkü yüzün şeklini çok çarpıtıyor telefon kamerası. Neyse.
Hele bir de WhatsApp grupları var ki… Ben onlardan kaçtıkça onlar bana geliyor. Her gün yeni bir gruba üye ediliyorum. Bir de ne zaman elimden bıraksam o zaman bir bakıyorum ki coşmuş bu gruplar… İşin yoksa bırak her şeyi, bin bir saçma şakalaşmanın/mesajlaşmanın arasında yapılan konuşmaları takip et. Bir de mesela akşam uzanıyorsun ya da bir şeyler okuyorsun, ne bileyim, kafanı dinliyorsun, telefonun orada iki de bir dızzt dzzt… İstemiyorum kardeşim, ben yüz yüze konuşmak istiyorum. Konuşurken de elini, gözünü o telefonundan uzak tut istiyorum. Bir şeyi anlatacaksan onu telefonundan fotoğrafını/videosunu göstererek değil de kendi cümlelerinle betimleyerek anlat istiyorum. “Bak işte böyle” deyip telefonunun ekranını burnuma dayama. Betimleme diye bir şey var ya. Betimleme, tasvir… Bunlar insanların temel kabiliyetlerinden biri. Konuşmayı biliyorsan azıcık kafanı yorup 2 cümleyle tasvir de edersin o şeyi… Zaten her anın, her haltın fotoğrafını çekmezsek öleceğiz! Çekme kardeşim, ben o sırada fotoğraf çekilmek istemiyorum. Senin fotoğrafını da çekmek istiyorum. Sanki çok güzelsin de çekmeye değecek bir şey var. İki saat fotoğraf/video çekme seansı… O elindeki cihaza kaydetmesen silinecek mi o anı? Tutamayacak mısın aklında? Yoksa kelimelere dökülemeyecek kadar olağanüstü bir şey mi yaşıyorsun gerçekten?