COPA takın, klima ve kombi ile ilgili tüm şikayetlerinizi unutun. Bambaşka şikayetlerinizi de bize uzun uzun yazın, rahatlayın.
Yazıp Unutanlar
Paylaş
“Abi sadece yanları alalım” denilen berberin işi şova döküp kafayı kuş yuvasına dönüştürmesi tadımı epey kaçırıyor.
İnisiyatif almayan ve sadece kendisinden talep edileni yapan berberler birliği kurulmalı.
Paylaş
Sadece nakit kabul eden esnaflar…
İnternet çağındayız be. Olmayan dijital dünyalarda var olmayan paralarla alışveriş yapıyoruz!
Kredi kartı bile eski çağda kaldı. QR’la bıp diye okutuyorsun.
Yiyorsun içiyorsun keyfin çok yerinde, sonra kasada yazıyı bir görüyorsun “Sadece nakit geçerlidir” bütün yemek şuranda kalıyor.
Şimdi en yakın ATM’yi bul. Yediğini eritiyorsun, ben parasını verdiğim şeyin midemde daha uzun kalmasını istiyorum.
Paylaş
ben evimdeki kaşıkların standardizasyon yoksunluğundan çok rahatsızım. evde toplam üç farklı takıma ait; yemek kaşığı, tatlı kaşığı ve çay kaşığı olmak üzere üç farklı boyda kaşıklar var.
tek tek anlatayım.
bunlardan birincisinin yemek kaşıkları bir diğerinin tatlı kaşıkları büyüklüğünde. çorba yemek istediğinizde bu büyüklük yeterli gelmiyor. çorba zaten tüketmesi zahmetli, içerken yaktığın enerjiye zar zor değen bir yemek. hatta zaman zaman sürekli çorba içen birinin yaktığı enerji ile aldığı enerji arasındaki farktan dolayı kilo verebileceğini bile düşünmüşümdür. bu kaşıkla ufak ufak, yudum yudum çorba yemek temelli çileye dönüşüyor.
neyse tatlı kaşıklarının büyük olduğu kaşık takımının tasarımı asimetrik. normalde kaşık elipse yakın bir şey olur. sıvı formda tüketilen besinler asimetrik bir kaşıkla ağıza doğru götürürken takdir edersiniz ki dökülüyor. şıp şıp şıp damlayan çorbalar, üstünüze sıçrayan damlalar. hele bir de domates çorbası. benek benek oluyor üstünüz.
üçüncü takımın kaşıkları geometrik olarak kaşık olma gerekliliklerini en iyi taşıyanlar. ama çorba içmek ya da tatlı yemek için oldukça avantaj yaratan fazlaca derin yapısı çay ya da kahve hazırlarken kullandığınızda acı bir lezzete yol açıyor. çay ve kahve yapımında özel bir ölçeğiniz yoksa, bunları kaşıkla demliyorsanız neden bahsettiğimi anlayıp bana hak vermeye başlamışsınızdır bile. diğer kaşıkla 1 fincana 1 tatlı kaşığı koyduğunuz kahve bu kaşıkların derin olması yüzünden 2 kaşığa yakın ölçüde oluyor. kaşığın göreceliliği.
çay kaşıklarına değinmiyorum bile. çünkü çayı kahveyi şekerli içmeyecek kadar linkedin kullanıcısıyım…
neyse özetle hayatım doğru kaşık, doğru sıvı tüketimi denklemleri arasında john nash gibi hesaplamalar yaparak geçip gidiyor.
Paylaş
halısahada kalecilerin para vermemesinden son derece rahatsızım.
Paylaş
Dosya ektedir diye mail atmışsındır ama ekte bir şey yoktur.
Paylaş
Kartın temassız olmayınca esnafla yüz yüze geldiğin an…
Ben de böyle olsun istemezdim, ama ne yapayım? Temassız yok işte kartta…
Ben de isterdim hemen tak diye ödemeyi, gururla “Temassız var.” diyebilmeyi…
Ama yok işte…
Gelen tepkiler kalbimi biraz kırmaya başladı. Bazen on saniyeyi geçen bakışmalar yaşıyoruz, bazen yüzüme bakmadan kart isteniyor.
“Bu kadar uzun şifre mi olur?” diye tepkilerle karşılaşıyorum bazen . “Evet, bu kadar uzun şifre olur.” demek istiyorum, diyemiyorum…
Yemeklerin da tadını çıkaramıyorum artık, çünkü biliyorum yani, kasada yine temassız ödemediğim için karşılıklı bir gerginlik olacak… Kolonya bile ikram etmeyecekler, kötü karanfil bile atamayacağım ağzıma, biliyorum…
Paylaş
Muhabbet kuşuma tuvalet eğitimi veremediğim için evi her gün süpürmem gerekiyor.
Paylaş
Yaz günü yanımda taşıyabileceğim bir klima olmamasından çok şikayetçiyim, serinlemek için en yakın markete atıyorum kendimi.
Paylaş
unuttum
Paylaş
Süpermarketten elim boş çıkınca aşırı geriliyorum. Ben çıkarken sanki herkesin gözleri benim üzerimde ve ben bir şey çalmışım da koşarak peşimden geleceklermiş gibi.
Paylaş
“Abi sadece yanları alalım” denilen berberin işi şova döküp kafayı kuş yuvasına dönüştürmesi tadımı epey kaçırıyor.
İnisiyatif almayan ve sadece kendisinden talep edileni yapan berberler birliği kurulmalı.
Paylaş
Sadece nakit kabul eden esnaflar…
İnternet çağındayız be. Olmayan dijital dünyalarda var olmayan paralarla alışveriş yapıyoruz!
Kredi kartı bile eski çağda kaldı. QR’la bıp diye okutuyorsun.
Yiyorsun içiyorsun keyfin çok yerinde, sonra kasada yazıyı bir görüyorsun “Sadece nakit geçerlidir” bütün yemek şuranda kalıyor.
Şimdi en yakın ATM’yi bul. Yediğini eritiyorsun, ben parasını verdiğim şeyin midemde daha uzun kalmasını istiyorum.
Paylaş
ben evimdeki kaşıkların standardizasyon yoksunluğundan çok rahatsızım. evde toplam üç farklı takıma ait; yemek kaşığı, tatlı kaşığı ve çay kaşığı olmak üzere üç farklı boyda kaşıklar var.
tek tek anlatayım.
bunlardan birincisinin yemek kaşıkları bir diğerinin tatlı kaşıkları büyüklüğünde. çorba yemek istediğinizde bu büyüklük yeterli gelmiyor. çorba zaten tüketmesi zahmetli, içerken yaktığın enerjiye zar zor değen bir yemek. hatta zaman zaman sürekli çorba içen birinin yaktığı enerji ile aldığı enerji arasındaki farktan dolayı kilo verebileceğini bile düşünmüşümdür. bu kaşıkla ufak ufak, yudum yudum çorba yemek temelli çileye dönüşüyor.
neyse tatlı kaşıklarının büyük olduğu kaşık takımının tasarımı asimetrik. normalde kaşık elipse yakın bir şey olur. sıvı formda tüketilen besinler asimetrik bir kaşıkla ağıza doğru götürürken takdir edersiniz ki dökülüyor. şıp şıp şıp damlayan çorbalar, üstünüze sıçrayan damlalar. hele bir de domates çorbası. benek benek oluyor üstünüz.
üçüncü takımın kaşıkları geometrik olarak kaşık olma gerekliliklerini en iyi taşıyanlar. ama çorba içmek ya da tatlı yemek için oldukça avantaj yaratan fazlaca derin yapısı çay ya da kahve hazırlarken kullandığınızda acı bir lezzete yol açıyor. çay ve kahve yapımında özel bir ölçeğiniz yoksa, bunları kaşıkla demliyorsanız neden bahsettiğimi anlayıp bana hak vermeye başlamışsınızdır bile. diğer kaşıkla 1 fincana 1 tatlı kaşığı koyduğunuz kahve bu kaşıkların derin olması yüzünden 2 kaşığa yakın ölçüde oluyor. kaşığın göreceliliği.
çay kaşıklarına değinmiyorum bile. çünkü çayı kahveyi şekerli içmeyecek kadar linkedin kullanıcısıyım…
neyse özetle hayatım doğru kaşık, doğru sıvı tüketimi denklemleri arasında john nash gibi hesaplamalar yaparak geçip gidiyor.
Paylaş
halısahada kalecilerin para vermemesinden son derece rahatsızım.
Paylaş
Dosya ektedir diye mail atmışsındır ama ekte bir şey yoktur.
Paylaş
Kartın temassız olmayınca esnafla yüz yüze geldiğin an…
Ben de böyle olsun istemezdim, ama ne yapayım? Temassız yok işte kartta…
Ben de isterdim hemen tak diye ödemeyi, gururla “Temassız var.” diyebilmeyi…
Ama yok işte…
Gelen tepkiler kalbimi biraz kırmaya başladı. Bazen on saniyeyi geçen bakışmalar yaşıyoruz, bazen yüzüme bakmadan kart isteniyor.
“Bu kadar uzun şifre mi olur?” diye tepkilerle karşılaşıyorum bazen . “Evet, bu kadar uzun şifre olur.” demek istiyorum, diyemiyorum…
Yemeklerin da tadını çıkaramıyorum artık, çünkü biliyorum yani, kasada yine temassız ödemediğim için karşılıklı bir gerginlik olacak… Kolonya bile ikram etmeyecekler, kötü karanfil bile atamayacağım ağzıma, biliyorum…
Paylaş
Muhabbet kuşuma tuvalet eğitimi veremediğim için evi her gün süpürmem gerekiyor.
Paylaş
Yaz günü yanımda taşıyabileceğim bir klima olmamasından çok şikayetçiyim, serinlemek için en yakın markete atıyorum kendimi.
Paylaş
unuttum
Paylaş
Süpermarketten elim boş çıkınca aşırı geriliyorum. Ben çıkarken sanki herkesin gözleri benim üzerimde ve ben bir şey çalmışım da koşarak peşimden geleceklermiş gibi.